Deri, organizmanın hem iç hem de dış çevre ile etkileşimini sağlayan karmaşık bir yapıdır ve koruyucu bir kaplama işlevi görür. Derinin yüzeyinde bulunan yağ asidi esterleri ve büyük moleküllü alkoller, cildin pürüzsüzlüğünü sağlar. Bu yapı, cildin kurumasını engeller, su alarak şişmesini önler ve mikroorganizmaların cilt yüzeyine yerleşmesini engeller. Derinin salgıları, cilt yüzeyinde asidik bir ortam oluşturur ve bu, bakterilere ve mantarlara karşı bir koruma sağlar.
Ayrıca, deri kalınlaşarak ve melanin üreterek güneşin zararlı ışınlarına karşı bir savunma mekanizması oluşturur. Dış salgı organı olarak terleme yoluyla bazı atıkların vücuttan atılmasını sağlar. Bunun yanı sıra, deri D vitamini sentezinde önemli bir rol oynar. Isı düzenlemesi açısından da kritik bir işlevi vardır. Derinin karmaşık sinir ağı, sıcak, soğuk, ağrı, yanma ve kaşıntı gibi hislerin algılanmasına yardımcı olur. Bu yapı, çevresel değişikliklere duyarlılığı artırarak vücudun dış uyarıcılara karşı tepkisini güçlendirir. Enfeksiyonlara karşı koruma sağlayan derinin vücut ısısını düzenlemedeki önemi, özellikle yeni doğanlar ve küçük çocuklar için oldukça büyüktür.
Adana’da hizmet veren çocuk doktoru Uzm. Dr. Songül Uzgelir, yeni doğanda cilt döküntülerini anlattı.
Zamanında doğan yenidoğanların cilt ve deri ekleri gelişimini tamamlamıştır, bu sayede deri, koruyucu bir bariyer işlevi görmektedir. Ancak, dermis tabakası erişkinlere göre daha ince olup, kolajen lifleri küçüktür ve elastik lifler henüz tam olarak olgunlaşmamıştır. Ter bezlerinin tam gelişmemiş olması, yenidoğanların vücut ısısını etkili bir şekilde koruyamamasına yol açar; bu nedenle, bu bebeklerin soğuktan korunması büyük önem taşır. Bebeklerin yenidoğan döneminde, ciltlerinde sebum adı verilen yağlı bir madde üretimi gerçekleşir. Bu madde, ilk aylarda azalmaya başlar ve bir yaş civarında dengeli bir seviyeye ulaşır.
Erken doğan bebeklerin derisi daha incedir; bu durum, doğumdan 2-3 hafta sonra koruyucu özelliklerin kazanılmasına neden olur. Erken doğanlarda, deri yoluyla su ve ısı kaybı artmaktadır.
Doğumda, bebeklerin derisini kaplayan beyazımsı bir madde olan vernix caseosa, doğum kanalından geçişi kolaylaştırırken aynı zamanda ısı kaybını azaltır ve enfeksiyonlardan korur. Doğumdan sonraki bir veya iki gün içerisinde, bu madde doğal olarak ortadan kalkar. Yenidoğanlarda sıkça görülen doğum lekeleri, genellikle zararlı olmaktan uzaktır.
Yenidoğan bebeklerin cildinde karşılaşılabilecek bazı durumlar şunlardır:
Göz kapakları, ense, alın, kafa derisi ve dudak üstünde kırmızı lekeler oluşabilir; çoğu 2 yaşına kadar düzelir.
Yaşamın ilk haftasında görülen hafif soyulmalar genellikle normaldir.
Soğuk ortamda derideki pembe dalgalanmalar, masum bir durumdur.
Bebeklerin doğum anında cildinde ince tüyler bulunur ve bu tüyler birkaç hafta içerisinde kaybolarak yok olur.
Burun ve üst dudakta görülen küçük, sarımsı oluşumlar genellikle birkaç hafta içinde kaybolur.
Doğumdan sonra ortaya çıkan su dolu kabarcıklar, genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden geçer.
Ter bezlerinin tıkanması sonucu oluşan bu durum, sıcak ortamlarda veya kalın giyimde artış gösterir; tedavi gerektirmez.
Yanaklarda veya ağız içinde görülen küçük beyaz kabarcıklar tedavi gerektirmeden kaybolur.
Yaklaşık %20 yenidoğanda, anneden geçen hormonlar veya adrenal bezlerin aktifliği nedeniyle görülen akne, birkaç ay içinde geçer. Bu durum, 3-6 ay sonrası infantile akneye dönüşebilir.
Bebeklerdeki bu durumlar genellikle geçici olup, çoğu zaman tıbbi müdahale gerektirmez.
Bebek ciltleri, yetişkinlerin cildine kıyasla daha fazla kuruluk gösterir ve nem tutma yetenekleri de daha düşüktür. Bu nedenle, doğumdan sonraki ilk hafta içinde bebeklerin cildinde soyulmalar meydana gelebilir. Zamanla, özellikle yüz, kollar ve bacaklarda kuruluk ve kızarıklık gelişirse atopik dermatit olasılığı gündeme gelebilir. Atopik dermatit, ciltte kuruluk ve kaşıntı ile karakterize bir durumdur; belirtileri alevlenme ve yatışma döngüleri ile kendini gösterir. İlk bulguları bebeklik döneminde ortaya çıkar.
Bebeklik egzaması ise ciltteki kuruma, sulanma, kaşıntı ve kabuklanma ile seyreden bir rahatsızlıktır. Bu tanı altında yer alan bebek cilt hastalıkları şunlardır:
Çevresel alerjenlerin etkisiyle gelişen bir cilt sorunudur ve genellikle bebeklerde 3 ay ile 3 yaş arasında ortaya çıkar; yenidoğanlarda ise gözlemlenmez. Bu durumun en belirgin özelliği, ciltte kuruluk olmasıdır ve bu da kaşıntı, ince soyulmalar ve pullanmalara neden olabilir. Süt çocuklarında, yanaklarda kaşıntılı ve kızarık alanlar ile saçlı deride ince kabuklar görülebilir. Kol ve bacakların dış yüzeyleri ile gövde ve bez bölgesinde kızarıklıklar ve kabuklanmalar gözlemlenebilir.
Genellikle yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde ortaya çıkar ve kabuklanma ile soyulmalarla karakterizedir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Saçlı deride ve kulak arkasında yaygın olarak görülür, yaşamın ilk aylarında başlar ve 4-5 ay içinde kaybolur. Şiddetli vakalarda derideki pullar kalınlaşarak sarı topaklar haline gelebilir ve kötü bir koku oluşabilir. Özellikle iri bebeklerde, cilt katlanmalarında, koltuk altlarında ve boyun bölgelerinde lezyonlar görülebilir.
çocuk bezinin temas ettiği bölgelerde ortaya çıkan bir cilt rahatsızlığıdır. Uzun süre ıslak bezle temas, derinin hassasiyetini artırır. İdrar ve dışkı içindeki maddeler, temizlik ürünleri ve bebek bezleri, deride tahrişe neden olabilir. Pişik zemininde mantar enfeksiyonu da gelişebilir. Pişik tedavisinde en önemli husus, bez bölgesinin nazikçe temizlenmesi ve kuru tutulmasıdır. Bunun için bezler sık sık değiştirilmelidir; ayrıca bebeğin altı açık bırakılarak havalandırılmalıdır. Kullanılan temizlik ürünleri ve bebek bezlerinin seçimine dikkat edilmelidir. Bez değişimi sırasında ılık su kullanılması önerilir. Temizlemeden sonra, çinko içeren kremler uygulanabilir. Eğer pişik üç gün içinde iyileşmezse, mantar enfeksiyonlarına karşı kremler kullanılabilir.
Copyright © 2025 Uzm. Dr. Songül Uzgelir. Tüm Hakları Saklıdır.
sahnemedya