Hipertansiyon rahatsızlığı dünya genelinde her beş kişiden birinde görülen, yaygın bir sağlık sorunudur. Fakat bu hipertansiyon vakalarının büyük bir çoğunluğu, henüz çocukluk ve ergenlik döneminde başlayan ve fakat fark edilemeyen vakalardır. Temelleri çocukluk evresinde atılan hipertansiyon rahatsızlığı, hem bireylerin hem de toplum sağlığının olumsuz yönde etkiler. Herhangi bir belirti göstermeden, sinsi bir biçimde ilerleyen çocukluk çağı hipertansiyonunun tanısının erken aşamada konulması, tedavinin başarısında büyük önem taşır. Bu yüzden çocukların belli periyotlarda tansiyonları ölçülmeli ve tansiyon sorunu yaşayan çocukların gerek beslenme alışkanlıklarında gerekse de yaşam biçimlerinde sağlıklı yönde değişikliklere gidilmelidir. Adana'da hastalarına hizmet veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Songül Uzgelir, çocuklarda hipertansiyon hastalığı ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.
Tansiyon kavramı, kanın atardamarlar içerisinde yarattığı basıncı ifade etmek için kullanılır. Büyük tansiyon olarak tanımladığımız sistolik kan basıncı ve halk arasında küçük tansiyon olarak bilinen diastolik kan basıncı birlikte değerlendirilir. Kalbin kasılması ve kanın pompalanmasının sonucunda atardamarlar üzerinde meydana getirdiği yüksek basınç değeri, büyük tansiyon olarak adlandırılır. Küçük tansiyon ise kalp kasının gevşediği sırada ölçülen en düşük basınç değeri olarak tanımlanır. Çocukluk evresinde kan basıncında tıpkı kilo ve boy ölçümünde olduğu gibi persentil eğrilerinden faydalanılır. Yani çocuklarda tansiyon değerleri ölçülürken çocuğun gerek cinsiyetine gerek boyuna gerekse de yaşına göre farklı kriterler gözetilir. Örnek vermemiz gerekirse erişkin olarak adlandırdığımız bireylerde normal kan basıncı 120/ 80 düzeyinde iken 2 yaşındaki çocuklarda 92/44 değerleri normal kabul edilir. Persentil eğrilerinde saptanan değerlerin üzerinde çıkan tansiyon, çocuklarda hipertansiyon tanısı konulabilmesi için önemli bir kriterdir.
Gerçekleştiren bilimsel çalışmalar bireylerin kan basınçları ile içinde bulundukları toplumun yaşam biçiminin ve beslenme alışkanlıklarının ilişki halinde olduğunu göstermektedir. Özellikle son yıllarda gerek çocukların gerekse de ergen bireylerin beslenme alışkanlıklarının olumsuz yönde değişmesi, fiziksel hareketliliğin azalması ve toplum genelindeki obezite oranlarının yükselmesi, hipertansiyon rahatsızlığının görülme sıklığını da arttırmaktadır. Bu gibi etkenlerin yanı sıra bazı böbrek rahatsızlıkları da hipertansiyonla ilişkilidir.
Hipertansiyon rahatsızlığı bulunan çocukların önemli bir bölümü, rutin doktor muayeneleri sırasında tanı alır. Zira genellikle çocukluk çağı hipertansiyon vakaları asemptomatik yani herhangi bir belirti göstermeden, sinsi biçimde ilerler. Bunun yanı sıra uykuya dalmakta güçlük çekmek, sürekli yorgunluk, çarpıntı, baş ağrısı, göğüs ağrısı veya kulak çınlaması gibi belirtiler sonucunda doktora başvuran hastalarda da hipertansiyon teşhisi konulabilmektedir. Hipertansiyonun şiddetli olduğu vakalarda görme bozukluğu, bilinç bulanıklığı, burun kanaması ve kusma gibi belirgin semptomlar ortaya çıkabilir.
Hastalığa dair tanı konulabilmesi için en temel ölçütlerden biri çocuğun tansiyonunun ölçülmesidir. Muayene sırasında tekrarlayan kan basıncı ölçümleri yüksek çıkan çocuklar, tansiyon holter cihazı ile değerlendirilmeli ve elde edilen sonuçlar çocuk nefroloji hekimi tarafından incelenmelidir. Bu tetkik ve ölçümlerin çocuğun kendi yaş grubuna uygun cihazlarla gerçekleştirilmesi önemli bir noktadır. 3 yaşın ardından bütün çocuklar yıllık olarak tansiyon ölçümüne tabi tutulmalı ve yüksek tansiyon şikayetine eşlik eden herhangi bir böbrek hastalığı, obezite, diyabet, idrar yolu enfeksiyonu veya kan basıncını yükselmesine neden olan herhangi bir ilacın kullanımı gibi durumlar söz konusuysa, her muayenede tansiyon ölçümü yapılmalıdır. 3 yaşından küçük çocuklar, eğer herhangi bir idrar yolu enfeksiyonu veya konjenital kalp hastalığı yaşıyorsa ya da prematüre doğum hikayesi söz konusuysa kan basıncı takibi 3 yaşından önce başlamalıdır.
Çocuklarda yüksek tansiyon rahatsızlığını tedavisinde ilk olarak, hastalığın altında yatan nedenin saptanması ve bu nedenin ortadan kaldırılması gerekir. Bunun yanı sıra çocukların beslenme rutinine mevsim meyve ve sebzeleri eklenmeli, çocuk mümkün olduğunca paketli, hazır gıdalardan uzak tutulmalı, tuz kullanımı azaltılmalı ve çocuğun günlük yaşantısındaki fiziksel aktivite miktarı arttırılmalıdır. Günlük tuz tüketiminin minimuma indirilmesi, kan basıncını önemli ölçüde düşürecektir. Bunun yanı sıra bir hafta içerisinde en az 5 gün otuzar dakika yürüyüş yapmak, kan basıncında yaklaşık olarak 5 birimlik bir düşüş sağlar. Bu yüzden çocukların yaşam biçiminin sağlıklı yönde değiştirilmesi, tedavinin başarısına da önemli katkılar sağlayacaktır. Sağlıklı yaşam biçimi değişiklikleri ile tansiyonu kontrol altına alınamayan hastalara uzman hekimler gözetiminde bazı ilaç tedavileri uygulanabilir.
Damar sertliği olarak adlandırdığımız durum, kalp ve damar hastalıkları için risk faktörünü en çok arttıran unsurdur. Bilim dünyasında damar sertliği olgusunun ergenlik döneminde başladığına dair önemli tezler yer almaktadır. Bundan ötürü hipertansiyon rahatsızlığının köklerinin çocukluk çağında atıldığını unutmamak gerekir. Hemen her hastalıkta olduğu gibi hipertansiyon rahatsızlığında da erken tanı konulması, tedavinin başarısı açısından büyük önem taşır. Ayrıca böbrek sağlığı ve hipertansiyon rahatsızlığı arasındaki ilişki de bu hastalığın önemsenmesini gerektiren bir başka faktördür. Okul çağında ve ergenlik döneminde çocukların ekran başında geçirdikleri sürenin uzaması, yaygın şekilde görülen obezite sorunu ve paketli hazır gıda tüketiminin artması primer yani birincil hipertansiyon rahatsızlığının görülme yüzdesinde arttırmaktadır.
Çocukluk dönemindeki hipertansiyon tanımı ile yetişkinlerdeki hipertansiyon tanımı farklılıklar göstermektedir. Çocuklarda tansiyon ölçümü yapılırken çocuğun boyu, cinsiyeti ve yaşı gibi değişkenler göz önünde bulundurulur. Tansiyon ölçümü öncesinde çocuğun sakin ve rahat olması, en az 10 dakika süreyle dinlendiğinden emin olunması gerekir. Kan basıncı ölçümü sağ kol üzerinden, kalp seviyesinden, kola uygun cihazlar ile yapılır. Çocuklarda tansiyon ölçülürken bilekten bağlanan cihazlar tercih edilmez.
Çocuklar da yüksek tansiyon sorunu ikincil organ hasarlarına yol açabilir. Hipertansiyon hastalığının neticesinde en çok hasara uğrayan organlar böbrekler, kalp ve gözlerdir. Yüksek kan basıncı retinaya zarar vererek hipertansif retinopati rahatsızlığına neden olabilir. Böbreklerde ise kronik bazı rahatsızlıkları meydana gelmesine yol açabilir. Bunun yanı sıra yüksek kan basıncı, kalp kasında anormal büyümeye ve kalp yetmezliğine zemin hazırlayabilmektedir. Nadir görülse de bazı hipertansiyon vakalarında inme veya beyin kanaması gibi çok daha ciddi sonuçlar karşımıza çıkabilir.
Copyright © 2025 Uzm. Dr. Songül Uzgelir. Tüm Hakları Saklıdır.
sahnemedya